Osteopati, 1881’de Dr. Andrew Taylor Still tarafından bulunmuş bir tıbbi tedavi yöntemidir. Sadece manuel olarak (elle) uygulanan bir yöntemdir. Vücudun iyileşmesi için kendi iyileşme mekanizmalarını aktive etme esasına dayanır. Bir başka deyişle, osteopat, hastalanan vücudun kendi kendini iyileştirmesi için organizmaya gerekli uyarıları verir.
Kronik (uzun süreli) ağrıda çözüm, bozulan dengenin yeniden sağlanmasıdır. Vücudun sadece ağrı ya da semptom yaratan bölgesine yönelik ağrıyı azaltıcı uygulamalar yapılmakla kalınmaz; aynı zamanda o organı/eklemi (Osteopatide organların da yumuşak dokuyla yaptıkları eklemler vardır ve bunlar da tedavi edilir.) saran, altında ve üstünde kalan tüm dokuları kontrol ederek yer değiştiren, sıkışıp kalan kemik, eklem, yumuşak dokular tedavi edilir.
Lezyon (Hastanın ağrısını yaratan birincil dokuya lezyon diyoruz.) oluşmuş bölgenin dolaşımı alt ve üst segmentlerden sağlandığı için uzun süreli ağrı durumunda bu bölgenin komşulukları, damarsal beslenmesini yeterli düzeyde sağlayamadığı için bazı aksaklıklar görülebilir.
Örneğin, dizinizde uzun süreli (iki ay veya daha uzun) bir ağrı varsa burada bir fonksiyon bozukluğu gerçekleşir ve kalçadan dize gelen ve dizden alt baldıra ve ayak bileğine inen kaslar, damarlar, sinirler vb. yumuşak dokularda ve ayak bileği ya da kalça sonrasında da sakroiliak eklem ve takiben bel omurlarında da zincir halinde bir hizalanma bozukluğu (orta hatta/nötralde durmama) gerçekleşecek ve elbette buradaki sinir dokularından beyne yanlış duyusal girdiler gittiği için hareket paterninin bozulacaktır. Manuel terapi ve yumuşak doku (fasya/bağ dokusu) tedavisi yapabilen bir uzman tarafından doğru zamanda müdahale edilmezse sorun kronikleşecek, daha da üstteki segmentleri ve uzuvları da etkileyecektir.
Başka bir örnek olarak boyun ağrısını verebiliriz. Günümüzde bilgisayar karşısında uzun süre oturmak ve istediğimiz gibi hareket edememek semptomları artırmaktadır. Ancak aylar, hatta yıllar boyu devam eden kronik boyun ağrısının altında yatan problemin ne olduğu deneyimli bir osteopat tarafından değerlendirildiğinde çok farklı sonuçlar ortaya çıkabilir.
Örneğin, boynun sol tarafında daha fazla olmak üzere kronik boyun ve sırt ortasında ağrı çeken kişide altta yatan mide problemi bu ağrılara yol açabilir. Fizik tedavi ile geçmeyen ya da biraz hafiflese de ekran başında oturdukça yeniden nükseden ağrıları duymuş ya da yaşamışızdır. Bu kronik (uzun süreli) ağrıların altında yatan birincil sebep, sıklıkla iç organları saran bağ dokusundaki yapışıklıklar ya da bununla birlikte oluşan damar sinir paketlerini saran zarlarda (derin fasya) oluşan dolaşım bozuklukları dolayısıyla yansıyan ağrılar olabilmektedir.
İç organlar ağrıya duyarlı değildir. İçlerindeki reseptör hücreler basınç değişikliği ya da kimyasal değişikliklerinin iletimi konusunda özelleşmiştir. Bu yüzden midemizde bir spazm oluştuğunda, yani mide etrafındaki bağ dokularının yapıştıkları eklem ve kemiklere ve tabi kaslara gerilme uyarısı verdiğinde biz sırtımızda, boynumuzda ve mide kılıfını saran sinirin çıktığı omurlarda ve aynı segmentten çıkan kaslarda ağrılar yaşarız.
Bu tip ağrı “yansıyan ağrı” olarak değerlendirilir ve osteopatide bizim için önemli bir bulgudur. Bu gibi durumlarda sadece boyna veya sırta masaj yaptırmak ya da sadece bu bölgeye yönelik fizik tedavi almak kesin çözüm olamaz. Çünkü yüzeydeki semptomun (ağrı/gerginlik/duruş bozukluğu) altında yatan problem çözülmemiş olur. Ayrıca bu temel (primler lezyon) sorunun etrafındaki bağ dokusu (fasya) ve buradan bir yukarıdaki ve aşağıdaki eklemler, omurlar da osteopatik açıdan tedavi edilmelidir. Bu tedavi bazen manuel terapi bazen fasyal terapi, masaj, meridyen masajı ya da akupunktur noktalarına yapılan basınç ve masajları ya da kraniosakral terapi (bağ dokularının, kafa içi zarların ve bunların yapıştığı kemiklerin serbestleştirildiği, kafa sinirlerine ve beyne etki eden enerjetik bir kısım da içeren terapi yöntemi) ve çene eklemi tedavisini içermelidir. Böylelikle tüm vücudu değerlendirerek fonksiyonu bozulmuş olan tüm yapılar tedavi edilir. Çünkü vücut bir bütündür. Eğer sadece ağrıyan veya semptom gösteren bölge tedavi edilir ve diğer fonksiyon bozukluğu olan bölgeler tedavi edilmezse mutlaka ileriki süreçte diğer fonksiyon bozuklukları da başka problemlerle ortaya çıkacaktır.
Bu bütüncül tedavinin multidisipliner kısmı vardır ki osteopatik tedavilerde özellikle fasyal terapi kısmında birtakım duygusal açılımlar oluşabilmektedir. Osteopat bu duygusal açılımları, birikmiş duyguları hastanın boşaltabilmesi için destekler, kendisine değişim için yeni bir alan açar. Bu bağlamda baktığımızda osteopat bir sağlıklı yaşam koçu olarak da çalışır. Aynı zamanda osteopatlar sağlıklı beslenme konusunda eğitim alırlar.
Osteopatik tedavi nasıl çalışır?
Osteopati, kas-iskelet çerçevesini manipüle ederek ve güçlendirerek tüm vücut sistemlerinde sağlığı iyileştirmeyi amaçlayan, ilaçsız, invazif olmayan bir manuel terapidir. Osteopati tamamlayıcı bir tedavidir: Vücudun sinir, dolaşım ve lenfatik sistemlerini olumlu şekilde etkilemeyi amaçlar. Sağlığı iyileştirmek için geleneksel tedavinin yanında kullanılır.
Osteopatik tedavi; migren, fıtıklar, kas-eklem ağrıları, sırt ağrısı, baş ağrısı, tenisçi dirseği, sindirim sorunları, pelvik taban ve duruş problemlerinin tedavisine yardımcı olabilir. Tedavi ayrıca uyku döngüleri ve sinir, dolaşım ve lenfatik semptomlara yardımcı olabilir. Diş sıkma, çene eklemi problemleri, depresyon, sindirim bozukluğu, geçirgen bağırsak, SİBO gibi gastrointestinal sistem sorunlarında fonksiyonel tıp beslenmesiyle birlikte etkin tedavi sağlar. Özellikle fibromyalji ve romatizma gibi otoimmün hastalıklarda hem eklemleri ve kasları, hem iç organlardaki disfonksiyonları hem de sinir sisteminin ve endokrin sistemin tedavisinde fasya ve kraniosakral osteopati yöntemleri tedaviye büyük katkı sağlar. Bütüncül yaklaşım için osteopatiyi psiko-nöro-immunoloji uzmanlığıyla birleştirilerek kullanmak elzemdir çünkü duygusal blokajların açığa çıktığı fasyal tedavilerde sıkışmış alanlarda duygu deşarjı da gözlenebilmektedir.
Egzersiz desteği
Osteopatiyi egzersizle desteklemek çok daha hızlı ve sağlıklı sonuçlar verir. Fizyoterapist eşliğinde kişinin ihtiyacına yönelik yapılan egzersizlerle (Pilates, yoga, dinamik nöromusküler stabilizasyon) nörogelişimsel açıdan ideal postural duruş, solunum paternleri ve eklemlerin fonksiyonel merkezi uyumlanması sağlanır. Aynı zamanda egzersizle kişi mental açıdan da güzel bir farkındalık yaşar.
Kişinin hareket paternleri çocukluğunda oluşan gelişimsel hareket ve davranış paternlerine veya yaşadığı olumsuz deneyimlere (duygusal ya da fizyolojik travmalar ve iltihabi durumlar) bağlı olarak şekillenir. Sıklıkla görülen yaşanmış olan travmanın bedenden gelen sinirsel uyarılar tarafından ağrı, ödem, iltihap vb. durumlar merkezi sinir sitemine (beyinde frontal korteks) iletilir. Frontal korteks, uzayan ağrı durumunda limbik sistemin de (duyguların işlendiği beyin bölgesi) uyarılmasıyla kronik ağrı sürecini başlatmış olur. Egzersiz, manuel terapi, kas ve sinir siteminin yeniden eğitilmesini içeren egzersiz ya da psikosomatik teknikler gibi herhangi bir uygulamayla bu duruma müdahale edilmediyse sensitizasyon (ağrının aşırı hassas biçimde algılanması) süreci başlar. Burada bir kısır döngü söz konusudur ve ancak kronik ağrı sürecinde uzmanlaşmış algoloji uzmanı ya da osteopat gibi uzmanların müdahalesi sonucunda iyileşme sağlanabilir.
Sonuç olarak ağrı, profesyonel yardım gerektiren bir süreçtir. Osteopati hem koruyucu tıp anlamında (ağrı ya da hastalık oluşmadan önce) hem de pek çok hastalığın tedavisinde efektif sonuç veren bir yöntemdir. Tamamlayıcı olarak Pilates, yoga, meditasyon, DNS, fonksiyonel antrenman gibi yöntemlerle doğru hareket paterninin yeniden öğrenilmesi; fonksiyonel tıp diyet danışmanlığı ve yaşam koçluğu gibi beslenme, uyku, gevşeme, egzersiz, kısacası sağlıklı yaşam bileşenlerinin kişinin hayatına kazandırılmasıyla bütünsel iyileşme hedeflenir.