Preboli veya arı tutkalı olarak da adlandırılan propolis, dünya üzerinde ilk kez Yunanlılar tarafından keşfedilerek doğal antibiyotik olarak kullanılmıştır. Propolis Yunan kökenli bir kelimedir ve pro “ön”, polis “şehir” anlamına gelen sözcüklerin birleşmesinden meydana gelmiştir. Bu ismi seçmelerinin sebebi ise eski zamanlardaki arıcıların, kovanın girişini bu madde ile kaplamalarıdır ve şehirden önce anlamına gelmektedir. Bunu yapıyorlardı çünkü kovana girişteki mikropları yok etmek ve kovanın sterilizasyonunu sağlamak istiyorlardı. Aslında Hipokrat, Heredot, Aristo gibi birçok antik dönem bilginleri propolisi hastalıkların tedavisinde kullanmaktaydı ancak bilimsel çalışmalar 20. Yüzyılın başlarında kullanmaya başlanmıştır. Propolisin mucizevi özellikleri 1960 yıllarında bilim insanlarının dikkatini çekmiş ve son yıllarda pek çok araştırmacı propolis üzerine çalışmalar yapmaya başlamıştır.
Gelelim propolisin nasıl üretildiğine… Bal arıları çiçekler ve tomurcuklardan nektar ve polen toplar, ardından güçlü bir antibakteriyel özellik katması için bazı ağaç ve bitki reçinelerini bu polen karışımına ekler. Son olarak ise bu karışımı arı enzimleri ile karıştırarak propolis elde eder. Propolisin içeriği (vitamin, mineraller vb.) ve yapısı (koku, renk, tat) gibi özellikleri arıların ulaşabildiği bitki çeşitliliğine, yani bulunduğu bölgeye ve mevsime göre değişiklik gösterir. Yapılan çalışmalara bakıldığında, Brezilya propolisi incelendiğinde antibakteriyal, sitostatik (hücre bölünmesini yavaşlatan), serbest radikal koruyucu aktivitesi olduğu gözlemlenirken; Bulgar propolisinin bakterisidal (bakterileri öldürücü), anti fungal ve antiparaziter aktivitesi olduğu gözlemlenmiştir. Asıl bizi ilgilendiren kısıma gelirsek Türk propolisinin ise antibakteriyal, antifungal, antioksidan, antikarsinojenik, yara iyileştirici, hücre yenileyici gibi bazı biyolojik aktiviteleri olduğu söylenmiştir. Propolisi bu kadar önemli kılan etken de sağlık için vücut yoluyla alınması gereken birçok besin öğesini içeriğinde bulundurmasıdır diyebiliriz.
Propolisin yararları
Propolis, kaynağına bağlı olmakla birlikte 300’den fazla doğal bileşik veya fitokimyasal madde içermektedir. Propolisin asıl sağlık koruyucu etkilerinden içerdiği, flavonoidler adı verilen maddeler sorumludur. Flavanoidler fotosentez yapabilen hücrelerde bulunurlar bu nedenle insanlar tarafından sentezlenemezler ve dışarıdan alınması gereken önemli maddelerdir diyebiliriz. Bunlara ek olarak, magnezyum, iyot, potasyum, sodyum, kalsiyum, çinko, bakır, mangan ve demir gibi mineraller ile B1, B2, B6, C ve E vitaminlerini de içeren mineral ve vitaminlerden oluşan zengin içeriği vardır.
Gelelim faydalarına, bildiğimiz üzere “doğal antibiyotik” olarak tanımlanan propolisin 21 bakteri, 9 mantar ve çok sayıda virüs türü üzerinde önemli bir etkisi olduğu gözlemlenmiştir. Yapılan çalışmalarda propolisin bağışıklığı geliştirerek, solunum sistemi enfeksiyonları (influenza, faranjit bronşit, KOAH vb.), deri hastalıkları (egzema, sedef hastalığı, mantar, zona, alerjik reaksiyonlar, apse, yanık vb.), sindirim sistemi hastalıkları (bazı parazitler, kolit, ülser, reflü vb.), kulak, burun ve boğaz enfeksiyonları, diş ve diş eti rahatsızlıkları, kadın hastalıkları ve üriner sistem hastalıkları üzerinde etkili olabileceği gösterilmiştir. Ancak yine de belirli bir hastalığınız varsa doktorunuza danışmadan kullanmamalısınız.
En merak edilen konulardan biri kanser hücrelerine olan etkisi. Propolisin birçok antienflamatuar ve bağışıklığı arttırıcı özelliklerinden yola çıkılarak kanser hücrelerine etkisi üzerine son yıllarda yoğun şekilde araştırmalar yapılmaya başlanmıştır. Kullanımının çok çeşitli kanser hücrelerine etkili olması, kanser tipinden bağımsız etkisi olabileceğini düşündürmüştür. Ancak bunun için daha kapsamlı araştırmalara ihtiyaç vardır. Yapılan çalışmalarda, propolisin içerisinde bulunan kafeik asit esterleri adı verilen maddeler sayesinde tümör oluşumunu kimyasal olarak engelleyebildiği gözlemlenmiştir. Yapılan bazı çalışmalarda, hızlı çoğalma gösteren meme dokusundaki kanser hücrelerini azalttığı da gözlemlenmiştir. Ancak bu çalışmaların aksine, mesane kanserinde propolisin yüksek dozlarda kullanımının zararlı sonuçlar oluşturabileceği de bildirilmiştir. Bu nedenle kullanım öncesinde doktorunuza mutlaka danışmakta fayda var.
Ham olarak tüketebilir miyiz?
Maalesef propolis kovandan çıktığı ham haliyle tüketebileceğimiz bir madde değildir. Kovanda balmumu ile karışık halde bulunur ve oldukça sert bir maddedir. Bu haliyle vücudumuz alınan propolisin yalnızca yüzde 2’sini sindirebilmektedir. Bu nedenle propolisin vücudumuzdaki biyoyararlılığını arttırmak ve insan tüketimine uygun hale getirmek için uzmanlar tarafından uygun koşullarda ekstraksiyon yani özütleme işlemi yapılmalıdır. Ancak, bu işlemin uygun ve doğru koşullarda işlenmesi çok önemlidir. Doğru işlenmediğinde propolisin biyolojik aktivitesi ve sağlık etkilerinden bahsetmek söz konusu olmamakla birlikte zararlı hale bile gelebilir.
Nasıl kullanmalı?
Propolisin, suda çözünür ve çözünmeyen şeklinde iki versiyonu vardır ve suda çözünür olanı su, süt, meyve suyu, çay, kahve vb. içeceklerinize damlatarak; suda çözünmeyen versiyonunu ise de bal, yoğurt, ekmek, pekmez vb. gıdalara damlatarak tüketebilirsiniz. Bu damla ürünleri ne kadar damlatalım derseniz; propolisin damla şeklindeki ürünleri yetişkinler için günde 20 damla, çocuklar için günde 10 damla şeklinde kullanımı güvenli olarak belirlenmiştir. Bunlara ek olarak propolisli ballı karışım ürünleri tüketilecekse, günde 1 tatlı kaşığı doğrudan alabilir veya ılık süt, yoğurt gibi gıdalara karıştırılarak tüketilebilir.
Yan etkileri var mı?
Propolisi kullanmadan önce kullanım talimatları dikkatlice okumalı, aklınıza takılan bir durum olduğunda mutlaka doktorunuza danışmalısınız. Ayrıca kronik hastalığı veya alerji ihtimali olan kişiler de propolis kullanmadan önce mutlaka doktora danışmalı. Bu konu ile ilgili ufacık bir özet geçecek olursak:
- Bal ve türevlerine alerjisi olan bireylerin propolisi tüketmemesi gerekir.
- Gebe veya emziren annelerin, kullanmadan önce mutlaka doktoruna danışması önemlidir.
- Propolis de dahil olmak üzere hiçbir doğal ya da bitkisel ürün, yüksek miktarda tüketilmemeli. Faydalı olsa dahi, bildiğimiz üzere ilacı zehirden ayıran şey dozudur.
- İçeriğindeki bazı maddeler sebebi ile kanın pıhtılaşmasını yavaşlatabilir. Bu nedenle operasyon öncesinde tüketimi bırakılmalı.
- Herhangi kronik rahatsızlık durumunda mutlaka doktora danışılmalı.