“Mindfulness… Kitabi olarak bilinçli, tam, açık, derin farkındalık… Bendeki yerine baksam; kelimelerin ötesinde bir oluş hali; tanımlamakta öylesine zorlandığım, belki biraz da üzerine titrediğim… Eğitmen kimliğimi de heybeme aldığımdan beridir bir gıdım daha sorumluluğunu hissediyorum belki de. Sen değerli okuyucu, sen, ben ve bizim gibi meraklı zihinlere bu oluş halini – bu oluş hali ile uyumlu ve doğru- kelimelerle aktarmaya niyet ettiğim kalemimden kelama dökülenlere hoşgeldin. Dilerim hoş bulursun.
‘Mindfulness nedir?’ sorusuna cevap aranılan yolda belki de önce Mindfulness ne değildir sorusunu cevaplamayı denemek daha kolaylaştırıcı olacak. Günümüzün büyük bir kısmını imtina ile emanet ettiğimiz ve bunun da çok farkında olmadığımız sosyal medya mecralarında patlamış mısır gibi önümüze düşüyor ‘anda kal’ mesajları. Sahiden nedir ki bu anda kalma? Bazılarının bahsettiği gibi ‘amaaan seninki de dert mi? Üzülmene değer mi? Onu/Bunu/ Geçmişi düşünme boşver, anı yaşa’cılık mı? Yoksa hazzı merkeze alan hedonistik bir ses seda mı? Bizi zorlayan her ne var ise ‘düşünmemek’ mercisine ulaşmak mı? Gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki hiçbiri…
Doğunun kadim bilgeliğinin bir damlası olan mindfulness’ı batının seküler okyanusuna yapılandırılmış bir program ile damlatan Prof. Dr. Jon Kabat-Zinn şöyle tanımlıyor: “Dikkatin; kasıtlı bir şekilde şu anda olan deneyime yargısızca verilmesinden doğan farkındalıktır.’’ Bu meşaleden devam edecek olursam; 5 içeriğinden bahsedebilirim Mindfulness Tutumlar Paketini geliştirmek için bizlere ışık tutacağını düşündüğüm:
1. Malzeme: Dikkat!
Mindfulness bir tutumlar paketi ise eğer; dikkat/odaklanma becerisi bu tutumları geliştirmek için kullanılan en temel araç… Dolayısıyla mindfulness dikkat pratiklerinden oluşur. Bunun için her ne yapılıyorsa o yapılan şeye dikkat verme pratiklerini takip ederiz. Bu nefes almak-vermek haline dikkat vermek de olabilir, bulaşık yıkarken elimize suyun değmesinden yola çıkarak dokunma duyusuyla algılamak haline dikkat vermek de olabilir, yürürken ayak tabanlarınızdaki duyumsama haline de dikkat vermek olabilir pek tabi…
2. Malzeme: Niyet!
Niyet, bir şeyi ne kasıtla yaptığımız ise eğer; yaptığımız eylemlerin niye’sini belirlemek, hatırda tutmak, zihnimizin dağıldığı ve dikkatimizin uçuştuğu anlarda bu uçuşmayı fark edip, en baştaki niyetimizi hatırlayarak kasıtlı bir çalışma yapmak önemli bir başlangıç olacaktır. En başta odaklandığımız her ne ise (nefes, suyun değişi, ayak tabanları vs…) dikkatimizin dağıldığını fark ettiğimiz her an tekrar, tekrar ve tekrar bir çapa gibi bu dikkat noktalarımızı kullanarak yeniden, en baştan odaklanmaya döner ve verdiğimiz odağı da sürdürmeye niyet ederiz. Ta ki, zihin yeniden başka alemlere, düşüncelere, hikayelere, geçmişe, geleceğe uçuşana kadar. Sonra hop yeniden… yeniden… yeniden…
DALGALARI DURDURAMAYABİLİRSİN, AMA SÖRF YAPMAYI ÖĞRENEBİLİRSİN.
3. Malzeme: Şimdi & Burada…
Mindfulness hiçbir şey düşünmemek, zihni boşaltmak değil demiştik. Şu andaki deneyimimiz her ne ise, onu fark etmeye dair niyet geliştirmeyi denediğimiz için, o an içinde her ne varsa dikkat alanımıza davet ederiz. Bunu kasıtlı bir şekilde yaparız. O an acı dolu düşünceler, hiçbir şekilde hoşumuza gitmeyen duygular var ise bizi ziyarete gelen, aynı hoşa gidenlere karşı gösterdiğimiz tutumlarımızı hoşumuza gitmeyenlere de göstermeyi deneyerek; zihnimizin ahvalini gözlemlemeyi, izlemeyi deneriz. Tam şu anda her ne var ise…
4. Malzeme: Yargısızlık & Kabul…
Yargılarımıza bakmak, onları fark etmek, görmek, varlıklarını kabul etmek ve onlara kapılmamayı kasıtlı bir çalışma ile denemek. Çünkü hatırımızda tutmak isteriz ki; düşüncelerimiz ve duygularımızın varlığını kabul etmek, onların bize buyruklarını kabul etmek demek değildir… Ve kabul etmek demek de; onlara boyun eğmek ya da pes etmek demek hiç değildir. Çünkü hatırımızda tutmak isteriz ki kabulden sonra dönüşüm başlar ve yargılara kapılmadığımızda alternatiflere kapı açılır…
5. Malzeme: Farkındalık Becerisi…
Yani mindfulness tutumlarının kendilik halimizde beden bulmasını istiyorsak, bunun bir beceri olduğunu, yetenek olmadığını da hatrımızda tutmak isteriz. Çünkü biliyoruz ki beceri pratik yapıldıkça büyür, büyüdükçe ustalaşırız. Ve biliyoruz ki neyi beslersek zihnimizde, onu büyütürüz…
Peki; eğer kasıtlı bir çalışma ile bu malzemeleri karıştırmak, hayatımızda yer edinmesini sağlamak istiyorsak neler kolaylaştırıcı olabilir? Benim kendi yolculuğumda bildiğim, gördüğüm, deneyimlediğim ve en nihayetinde rehberliğini yaptığım yapılandırılmış kurslar benim arayışımın ilk dönemecine cevap olmuştu. 8 haftalık Mindfulness Temelli Stres Azaltma (MBSR) ve 8 haftalık Mindfulness Temelli Kognitif Terapi (MBCT) benim rehberliğini verebilme ehliyetimin olduğu yapılandırılmış kurslar. İlk dönemeci deme sebebim ise; yürekten inandığım ve şimdiye kadar deneyimlediğim bir şey var ki, bu okyanusun sonu yok. (ya da en azından şu an, böyle düşünüyor ve hissediyorum) Gelişim, değişim, dönüşüm dairesel oluyor, aynı sularda yüzsek bile farklı benliklerimiz eşlik edebiliyor okyanusta yol alan halimize. Okyanus metaforundan Jon Kabat-Zinn’in meşhur sözüne geçiş yapıp; son vereyim buradaki kelamlarıma: “Dalgaları durduramayabilirsin, ama sörf yapmayı öğrenebilirsin.”