Şu an için kanatlanıp uçamayız belki ya da görünmez olamayız. Ancak hepimizin, tüm insanlığın ortak bir bağı var.
Denir ya, “görünmez iplerle birbirimize bağlıyız”. Ve o bağ sayesinde birbirimizin her anda yanında olabiliyoruz. Bu durumda hayran kaldığımız “kahraman, alim, evliya” dediğimiz, sabırlarına gıpta ettiğimiz zatların anlattığı ancak bizim unuttuğumuz öğreti: Mutlak kaynak.
“İnsanlar ağaçlardan ders almalıdırlar. Onlar; ne üzerlerinde barınan kuşların, ne gölgelerinde yatan insanların, ne de verdikleri yemişlerin hesabını tutarlar.” Mevlana. Dünya alem başımıza gelen olaylar gösteriyor ki, biz “farklı” olmanın, çeşitli sebeplerden “daha” ve “üstün” olmanın fırtınasına kendimizi kaptırıp, insan olmanın faniliğini unuttuk.
Şimdi hatırlıyoruz ki, “nerede olursan ol, nasıl olursan ol, dünyada ölüm adını verdiğimiz bir geçiş halindeyiz. O zaman sadece bir gün boyunca çalışırken, otobüse binerken, alışveriş yaparken, sokakta karşıdan gelene bakarken iyiyi-kötüyü düşünmesek?
Evet! Kendi gücümüzle yarattığımız ama farkında olamadığımız bir kainatta var olanı ne sebeple olursa olsun iyi/kötü yargılayamayacağımızı hatırlasak. Yani bir ağaca nasıl bakıyorsak, güneşi, dağları taşları nasıl görüyorsak öyle bıraksak. Kendimizi içten ve dürüstçe yaratılışında ortak olmadığımız milyonlarca varlıkla aynı mekanda olmanın huzurunda bulsak.
Yeni bir günle gelen 24 saat için gördüğümüz, duyduğumuz, bildiğimiz her şeye karşı duygumuzu sıfırlamak elimizde. “O ki geleni kabul ettiği için hem o yoluna çıkanlardan, hem de yoluna çıkanlar ondan memnun” bir gün yaşamak. (Ama bunu her gün yaşamak) Aksi takdirde filmin sonunu biliyorum diyerek yaşamak neyi değiştirir? Mutlu olmadıktan sonra “haklı” olmanın ne önemi kalır? Artık fark edelim ki “haklı çıkmak” alevi içimizi ısıtır gibi yapsa da doğruluğunu kabul ettirene kadar önüne kattığını yakan bir yangındır. Bu yangını söndürmenin tam zamanıdır.
Sadece bir gün, karşılaşacaklarımızdan huzurlu bir memnuniyet duyalım ve o memnuniyet arttıkça o günün ne güzel aktığını, nasıl güzel meyveler verdiğini birlikte yaşayalım. İçimizdeki Yaradan ışığını yakıp sadece onunla dolaşalım. Kalpten kalbe konuşup, sözümüzü tartalım, ağır gelenleri denize atalım.
Her ayın ilk gününü hep birlikte sadece içimizdeki Yaradan ışığını takip edeceğimiz, sözümüzün, niyetimizin, düşüncelerimizin olumlu, anlayışlı ve sevgi dolu olacağı gün olsun. Ve dileriz ki isterse herkes kendine başka günler de seçsin ve o günlerin deneyimlerini ve mucizelerini diğer dostlarıyla paylaşsın. Bunu zincir hale getirerek tüm dünyayı temizleyip, yenileyelim mi ne dersiniz?
İnsan olmayı, insan olurken de birlik halinde dünya olmayı, her an, her gün hatırlamak, yaşamak, yaşatmak dileğimizle.