Hindistancevizi günümüzde yaygın olarak hindistancevizi yağı ve hindistancevizi sütü şeklinde tercih ediliyor. Hindistancevizi ağacından (Cocos nucifera) elde edilen hindistancevizi yağı, dünyanın tropikal ve subtropikal bölgelerinde gıda ve endüstriyel amaçlar için yaygın olarak kullanılıyor. Yağ asitleri; doymuş (SFA), tekli doymamış (MUFA) ve çoklu doymamış (PUFA) yağ asitleri olarak sınıflandırılabilir. Doymuş yağ asitleri öncelikle hayvansal kökenli gıdalarda (et, kümes hayvanları, süt ürünleri ve yumurtalar) ve hindistancevizi, palmiye ve hurma çekirdeği yağlarında bulunuyor. Yüksek doymuş yağ alımı, artmış koroner arter hastalığı riskiyle ilişkilendiriliyor.
Yağ yenildikten sonra bağırsak duvarından emilmeden önce sindirilmesi gerekiyor. Yağ sindiriminin çoğu ince bağırsağın üst kısmında gerçekleşiyor. Yağ sindirimi ve emilimi, yağ asidi zincirinin uzunluğuna bağlı. Yağ asidi zincirleri; uzun zincirli yağ asitleri, orta zincirli yağ asitleri ve kısa zincirli yağ asitleri olarak sınıflandırılabilir.
Moleküller arası zincirlerin parçalanması gerektiği için yağlar yavaş sindirilir. Yağların yavaş sindirimi, enerjinin kademeli olarak salınmasına izin verir. Böylece karaciğer ve yağ dokusunun yağ sentezlemesine gerek kalmaz. Yağın bu yavaş sindirimi ayrıca vücudun yağla birlikte gelen daha fazla besini emmesine yardımcı olur. Kısa zincirli yağ asitleri ve orta zincirli yağ asitleri daha hızlı sindirilir, daha hızlı enerji sağlar. Kısa ve orta zincirli yağ asitlerinin emilimlerinin yüksek olması nedeniyle çeşitli beslenme tedavilerinde kullanılırlar.
Yaklaşık %90 doymuş yağ ve %9 doymamış yağdan oluşan hindistan cevizi yağı, en yüksek doğal laurik asit kaynağı. Bununla birlikte, içindeki doymuş yağlar hayvansal yağlardaki doymuş yağlardan farklı. Çünkü yağların %50’den fazlası laurik asit gibi orta zincirli yağ asitleri. Bunun avantajı, uzun zincirli yağ asitlerinin aksine orta zincirli yağ asitlerinin ince bağırsaktan bozulmadan emilmeleri. Bunlar doğrudan vücutta enerji üretmek için kullanılıyor. Bu sebeple de bebek formüllerinde, sporcular için hazırlanan besin içeceklerinde ve intravenöz lipit kaynağı olarak yaygın kullanılıyorlar.
Hindistancevizi yağı yersem zayıflar mıyım?
Bazı çalışmalar, aldığımız bitkisel yağ kaynakları yerine MCT yağı alımının günde 500 kcal gibi bir enerji açığı yakalanabileceğini söylüyor. Ancak bu konuda kesin bir yargıya varmak ve “zayıflatır” demek güç.
Hindistancevizi yağı antimikrobiyal midir?
Hindistancevizi yağında bulunan laurik asidin antimikrobiyal özelliği birçok çalışmada vurgulanıyor.
Hindistanceviziyağının cilt ve saç sağlığına faydası var mıdır?
Hindistancevizi yağının, saçların zarar görmesini önlemeye yardımcı olabileceği ve kuru ciltlerin nemlenmesini sağlayabileceği belirtiliyor. Atopik dermatit için zeytinyağından daha iyi performans gösterebiliyor.
Hindistancevizi yağı kalp hastalığı riski yaratır mı?
Önemli miktarda hindistancevizi tüketen popülasyonlardan alınan epidemiyolojik kanıtlar, hindistancevizi yağının kardiyovasküler sağlık üzerinde olumsuz etkilerinin olmadığına dair kanıt olarak sıklıkla belirtiliyor. Hindistancevizi tüketimi, epidemiyolojik çalışmalarda daha yüksek serum HDL-C seviyeleri ile ilişkili ve hindistancevizinin kalp sağlığına yararlı olduğu iddiaları bu etkiye bağlanıyor. Ancak sadece artan HDL çok fazla şey ifade etmeyebilir.
Hindistancevizi yağını tereyağıyla karşılaştıran çalışmalarda her ikisinin de HDL’yi benzer miktarlarda artırdığı görüldü. Ancak her ikisinin de toplam kolesterol, LDL kolesterol ve trigliserit düzeylerini de artırdığı gözlemlendi. “Tereyağı düşmandır.” diye yaklaşmamalıyız ama kardiyovasküler hastalıklarda minimum düzeyde alımını öneriyoruz. Hindistancevizi de bu bağlamda tereyağıyla paralel şekilde bir sonuç verdiğinden dikkatli kullanılması gerekir, çünkü diyetle alınan doymuş yağı %7 ila %10’u arasında tutmak kardiyovasküler hastalıklara yakalanma riskinizi minimuma düşürür.