Feldenkrais Yöntemi, kişinin bedeniyle, yani kendi varlığıyla ilişkisinin hareket aracılığıyla somut olarak yeniden kurulmasına ve güçlenmesine destek sağlayan psikosomatik bir yöntemdir. Zihin-beden ilişkisindeki eksik parçaların keşfedilmesi, sisteme eklenmesi ve/veya tekrar kazanılması için hareketten yola çıkar. Bu süreçte organik bütünlüğün ve dolayısıyla daha kaliteli bir yaşamın kapılarının kolaylıkla açılmasına yardımcı olur.
Feldenkrais Yöntemi, Türkiye’de yakın zamana kadar daha çok dansçıların yararlandığı bir yöntem oldu. Avrupa’daki pek çok oyunculuk ve dans okulunun müfredatında da öğrencilerin performans ve hareket kabiliyetinin geliştirilmesi için yer verilen yöntem, Türkiye’de sertifikalı Feldenkrais eğitmenlerinin artmasıyla duyulmaya başladı ve adını daha da duyuracak gibi görünüyor.
Feldenkrais Yöntemi’nin yaratıcısı
Yöntemin yaratıcısı Moshe Feldenkrais (1904-1984), hayatını “Nasıl daha kolay öğrenebiliriz?” sorusuna yanıt aramaya adamış bir bilim insanı. Elektrik mühendisliği ve makine mühendisliği okumuş, üzerine fizik alanında doktora yapmış. Aynı zamanda kara kuşak bir Judo ustası. Dizini hareketsiz kalacak şekilde sakatlayınca kendi bedeni üzerine çalışmaya başlamış ve “imkânsızı mümkün kılarak” dizine tekrar hareket etmeyi öğretmiş. Böylelikle yöntemin FI-Fonksiyonel Entegrasyon denilen bire bir uygulama halini geliştirmiş. Bir süre tek tek insanların bedenlerine dokunarak çalışmış ve ortaya çıkan etkili sonuçların ardından yöntemi daha çok insana öğretebilmek için ATM (Awareness Through Movement: Hareket Yoluyla Farkındalık) grup derslerini geliştirmiş. Günümüzde Moshe Feldenkrais’ın birçok öğrencisi dünyanın farklı yerlerinde eğitim vermeye devam etmekte.
Grup dersleri ve bire bir dersler nasıl yapılır?
Hareket Yoluyla Farkındalık grup derslerinde eğitmen, katılımcılara belirli hareket dizgeleri verir. Katılımcılar, hareketleri çok yavaş bir şekilde kendi tempolarında uygular. Uygulanan hareketler gündelik hareket dizgemizi kıracak niteliktedir ve katılımcının kendi hareketlerinin örgüsü, akışı ve bağlantıları hakkında farkındalık geliştirmesine olanak verir. Amaç, bireyin fonksiyonlarının düzenlenmesi, kendisiyle bağlantıya geçmesi ve ben imgesinin geliştirilmesidir. Ancak bu sayede “farkındalık” ve “öğrenme” gerçekleşebilir. Dersler ortalama 45-60 dakika arasında sürer. Bire bir uygulanan Fonksiyonel Entegrasyon derslerinde eğitmen önce katılımcının şikayetini veya ihtiyacını dinler, ardından katılımcının bedenine dokunarak çalışır. Bu dokunuşlar iki sinir sisteminin sohbeti denebilecek bir iletişim yaratır. Yine amaç, kişinin kendisiyle ilgili farkındalık yaşaması, fonksiyonların yeniden düzenlenmesi ve öğrenmedir. Bire bir dersler, daha çok özel ihtiyaca yöneliktir ve ortalama 60 dakikalık seanslardır.
Yöntem neden daha yavaş hareket ile çalışır?
Moshe Feldenkrais, yönteminde yavaş ve rahat hareket etmeyi, hatta durmayı kullanır. Bunun farklı sebepleri var. Yöntem “organik bütünlük” ve “beden fonksiyonlarının yeniden düzenlenmesi” konularına özellikle odaklanır. Feldenkrais, bunların ancak öğrenme ile gerçekleşebileceğini söyler. Öğrenme, çocukluğumuzla başlayan bir süreçtir. Bu süreçte yaşanan herhangi bir bozulma, fonksiyonlarımıza da yansır. Bunun yeniden düzenlenmesi için Feldenkrais, “yeniden öğrenme” kavramını ortaya atar ve öğrenmenin koşulunu da farkındalık olarak tanımlar. Farkındalığın temel unsurlarını “düşünme”, “hissetme”, “hareket etme” ve “duyularla algılama” olarak belirler. Duyulardan kasıt sadece beş duyumuz değildir, sinir sistemimizde önemli bir yeri olan kinestetik duyumuz da buna dahildir. Kinestetik duyu, içinde bulunulan fiziki ortamda ve zaman diliminde, bedenin kapladığı alanın algılanmasıyla ilgilidir. Kinestetik duyu sayesinde parçalar arası ilişki, bedenin hacmi, ne kadar güç kullanıldığı ve bu gücün nasıl uygulandığı algılanır. Elde edilen veriler sinir sistemine iletilir. Kinestetik duyunun hareket edişimizi düzenlememize önemli katkısı vardır. Ayrıca bu algılayış, ben imgesiyle doğrudan bağlantılıdır.
Moshe Feldenkrais’ın altını çizdiği biçimde yavaş hareket ederek alışılmışın dışında bir pozisyonda kalan kişi, zaman-uzam ilişkisi içinde ben imgesine dair algısını yeniden gözden geçirmek durumunda kalır. Sinir sisteminin öğrenmeyi daha kolay ve başarılı bir şekilde gerçekleştirebilmesinin yolu, kişinin herhangi bir uyarandaki değişimi fark edebilecek yavaşlıkta hareket etmesidir. Beden ne kadar gerilimsiz ve rahat olursa kişinin küçük değişimleri fark etme olasılığı o kadar artar. Bu yüzden yöntem sonuçla değil süreçle ilgilenir. Yavaş ve rahat hareket edildiğinde öğrenme daha hızlı gerçekleştiği için sonuç da kaçınılmaz olarak etkilenecektir.
İnsan, kendi doğasından ve parçası olduğu bütünden kopuk olduğunda eksik hisseder. İnsanın kendisiyle ve evrenle kurduğu farkında, bütünlüklü ilişki her şeyi dönüştürme gücü verir. Tam ve bütün hissetmek insanı dengeye getirir. Bu yüzden yavaşlamak ve hissetmek çok önemli.
Moshe şöyle der: “Halihazırda ne yaptığın hakkında bir fikrin yoksa, yapmak istediğini de yapamazsın.”
FeldenkraIs Yöntemi hangi alanlarda faydalıdır?
- Yaş kaynaklı değişimler
- Kronik ağrılar
- Nörolojik rahatsızlıklar
- Duruş, denge, koordinasyon ve esneklik
- Kronik yorgunluk
- Sakatlıklar
- Atletler, müzisyenler, dansçılar, sanatçılar için hareket kabiliyetinin artırılması
- Bedensel işlerde çalışanlar için beden farkındalığı
Feldenkrais Yöntemi ayrıca hareket menzilinin genişlemesi, nefes alışverişinin iyileşmesi ve kolay hareket etmenin yeniden keşfedilmesi gibi olumlu etkiler yaratır. Kişinin profesyonel ve şahsi potansiyeline ulaşmasında etkili olur. Kişi, artan bir iyi olma ve doğallık hissine ulaşır.