Çoğumuz, özellikle de egzersizle ilgili olduğunda yorgunluk terimine aşinayız. Egzersiz sonrası fiziksek yorgunluk mekanizmalarıyla ilgili yapılan çok fazla sayıda bilimsel çalışma var ve bu konuda pek çok şey biliniyor. Bununla birlikte, zihinsel yorgunluk, çok daha az bilinen ancak giderek ilgi görmeye başlayan, yeni çalışmaların yapıldığı bir bilim alanı.
Zihinsel yorgunluk, uzun süren bilişsel aktivitelerin neden olduğu psikobiyolojik bir durum olarak tanımlanıyor. Uzun süreli, zorlu bilişsel görevleri takiben zihinsel yorgunluk; artan öznel duyguları, azaltılmış bilişsel performans ve fizyolojik değişikliklerle gözlemlenebiliyor. Zihinsel yorgunluğun performansı etkileyebileceğini genel olarak kabul etmemize rağmen, çok az araştırma, eksik bir anlayış ve performans üzerinde zararlı etkileri önlemek için çok az pratik öneri var.
Bir sporcu hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorgun olabilir. Alternatif olarak, fiziksel olarak iyileştiğini hissetse dahi stres ve bilişsel yük nedeniyle zihinsel olarak tam olarak iyileşmiş hissetmeyebilir. Bazı araştırmalar zihinsel yorgunluğun sadece fiziksel performansı düşürmekle kalmayıp, teknik, karar verme, taktik ve beceri uygulamalarındaki değişikliklerin sonucu olarak performansı olumsuz etkileme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte, bazı araştırmalar elit sporcuların deneyim ve/veya antrenman nedeniyle zihinsel yorgunluğa daha dirençli olabileceğini öne sürüyor.
Ne kadar başarılı ve bilinçli olursa olsun, birçok sporcu her gün önemli ölçüde bilişsel ve duygusal yüke maruz kalıyor. Örnek olarak sosyal medya, sponsorluklar, yaralanma endişesi vb. verilebilir. Bunların yanı sıra yetersiz uyku, uzun mesafeli seyahatler, yüksek antrenman hacmi bunlara ekleniyor ve kişide duygusal yük oluşturuyor. Bu durumda zihinsel yorgunluğu yönetmek hem sporcular hem de uzun çalışma saatlerini ve antrenmanları birleştiren bireyler için çok önemli.
Nedir bunun mekanizması?
Zihinsel yorgunluğun fiziksel performans üzerindeki olumsuz etkisi, büyük ölçüde artan çaba algısına bağlanıyor. Beyindeki adenozin birikiminin ve azalmış dopamin konsantrasyonlarının bir sonucu olduğu ileri sürülüyor. Bununla birlikte, zihinsel yorgunluktan sorumlu mekanizmaların henüz kreatin, glikoz ve diğer çeşitli nörotransmitterlerle doğrulanmadığı ancak rol oynayabileceği düşünülüyor.
Neler yapılabilir?
Birçok antrenör, sporcuların özellikle yarışmaya girerken veya yüksek stres dönemlerinde antrenman kalitesinin nasıl düştüğünü gözlemliyor. Zihinsel yorgunluğun çeşitli ölçeklerle belirlenip değerlendirilmesiyle antrenman planlaması yapılabilir, psikolojik destek sağlanabilir.
Beslenme önerilerine bakılacak olursa kafein, kafein-maltodekstrin ağız çalkalama, kreatin takviyesi ve glikoz uygulaması önerilebilir. Ancak bunların sporcular üzerindeki etkileri henüz bilimsel çalışmalarla test edilmedi.
Uykuyu düzenlemek, seyahat programlarını yönetmek, akıllı telefon ve bilgisayar oyunu kullanımını en aza indirmek ve gevşeme stratejileri denemek, yüksek seviyedeki zihinsel yorgunluktan kurtularak performansı artırmak için yararlı olabilir.